Hürriyetçi Eğitim Sen Eskişehir Şube Başkanı Erol Ger şu ifadeleri kullandı;

“Son yıllarda ülkemizde hızla yaygınlaşan Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM), öğrencilerin erken yaşta iş gücü piyasasına katılmasını teşvik eden bir yapı haline gelmiştir. Ancak üzülerek belirtmek isteriz ki bu uygulama, eğitim hakkı ve çocuk güvenliği açısından ciddi sorunlar doğurmuştur.
İş kazaları ve ölümler, MESEM sisteminin gölgesinde büyüyen en acı gerçeklerden biridir. Bağımsız izleme raporlarına göre, yalnızca son iki eğitim-öğretim yılında MESEM kapsamında çalışırken en az 15 öğrenci hayatını kaybetmiştir. Bu çocuklarımız, “eğitim” adı altında işçi olarak çalıştırılırken can vermiştir. Bu bir ihmaldir. Bu bir sistem sorunudur. Bu bir vicdan yarasıdır.

Hürriyetçi Eğitim-Sen olarak soruyoruz. 14-17 yaş arası çocukların sanayi sitelerinde, atölyelerde, şantiyelerde çalışmasına kim izin vermektedir?

Denetim mekanizmaları neden yetersizdir? Okulun, eğitimin, güvenliğin yerini neden üretim ve ucuz iş gücü almıştır?

Ayrıca MESEM uygulamasının pedagojik boyutu da göz ardı edilmektedir. Eğitim ortamından uzaklaştırılan öğrenciler, nitelikli eğitim alamamakta; birçok öğrenci hem akademik hem de psikolojik olarak olumsuz etkilenmektedir.

Talebimiz nettir. MESEM sistemine katılan öğrencilerin çalışma koşulları ve güvenlikleri ivedilikle denetlenmelidir. İş kazası geçiren ya da hayatını kaybeden öğrencilerin tüm sorumluları hesap vermelidir. Çocukların eğitim hakkını, sağlığını ve yaşamını tehdit eden bu model, yeniden gözden geçirilmelidir.

Eğitim adı altında çocuk işçiliğine son verilmelidir!
Çocuklarımızın yeri okul sıralarıdır, atölyeler değil.
Geleceğimiz olan evlatlarımızı kaybetmek istemiyoruz.

MESEM de kayıtlı öğrencilerimizin sorunlarını konuşurken burada görevli eğitim çalışanlarının sorunlarını da dile getirmek istiyorum
Bu günlerde bakanlığa sunulmak üzere bir dilekçe kampanyasını kamuoyuyla paylaşmak istiyorum.

Ülkemizde son yıllarda hızla yükselen enflasyon, temel yaşam giderlerindeki artış, kiraların olağanüstü seviyelere ulaşması ve gelir vergisi kaynaklı net maaş düşüşleri, kamu çalışanlarını ve özellikle emekliliğe hazırlanan personeli ciddi bir ekonomik dar boğaza sürüklemiştir. Mevcut ekonomik koşullar; ücret adaletsizliği, çalışan–emekli arasındaki uçurum, satın alma gücündeki dramatik düşüş ve gelecek kaygısının büyümesi gibi sorunları derinleştirerek kamu çalışanlarının yaşam standardını olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle, kamu görevlilerinin mali haklarında acil düzenleme yapılması sosyal devlet ilkesinin bir gereği haline gelmiştir.

Aşağıda yer alan taleplerimin değerlendirilmesini arz ederim:

Uzman ve başöğretmenlik tazminatlarının emekliliğe yansıtılması

Uzman ve başöğretmenlik tazminatlarının kıdem yılı esas alınarak tüm öğretmenlere uygulanacak bir sisteme dönüştürülmesi

Ek ders, sınav görevleri ve yan ödemelerin emekliliğe esas aylığa dahil edilmesi

Temmuz 2023 döneminde çalışanlara verilen 8.077 TL’lik seyyanen zammın, günümüz güncel tutarıyla memur emekli aylıklarına da yansıtılması

Birinci dereceye ulaşan kamu görevlileri için 3600 ek gösterge düzenlemesinin hayata geçirilmesi

Gelir vergisi dilimlerinin %15 oranında sabitlenmesi

Enflasyon farkının aylık olarak maaşlara yansıtılması Belirtilen düzenlemelerin hayata geçirilmesi; ücret adaletsizliğinin giderilmesi, kamu çalışanlarının ekonomik koşullarının iyileştirilmesi ve emeklilikte insanca yaşam şartlarının sağlanması açısından son derece önemlidir.

Bu taleplerim doğrultusunda gerekli düzenlemelerin yapılması hususunda gereğini yapılmasını üyelerimiz adına talep ediyorum.”