Eğitim-Bir-Sen 2 No’lu Şube Başkanı Ertuğrul Baki şu ifadeleri kullandı;
"6 aylık yönetim dönemimizin başlangıcından bu yana yaptığımız çalışmaları değerlendirmek ve üniversitelerde tespit ettiğimiz sorunları en resmi biçimde kamuoyuyla paylaşmak amacıyla bir araya geldik.
Yetki alanımızda bulunan üç üniversiteyle ilgili sorunların başında görevde yükselme ve unvan değişikliği süreci gelmektedir. YÖK tarafından açıklanan takvime göre yapılacak sınavlara, üç üniversitemizin de dâhil edilmesini bekliyoruz. Alt kadrolardan gelen taleplerin karşılanması, kendi alanlarında uzmanlaşmış personelin yükselme imkânı bulması için bu sınavların bir an önce açılması önemlidir. Bir diğer önemli problem ise hülle atamalardır. Fakülte veya enstitü sekreterliği gibi kadrolardan, sınava tabi bir kadro olan şube müdürlüğüne sınavsız geçiş yapılması Sayıştay ve yargı denetimine takılmakta olup bunun önüne geçilmesini istiyoruz.
Osmangazi Üniversitesi’nde yaşanan olaylar sonrasında üniversite kapılarının kapatılması nedeniyle otobüsler kampüse girememekte, bunun sonucu olarak ring hattı kullanılmaktadır. Bu uygulama hem kapılarda yığılmalara neden olmakta hem de çalışanları mali açıdan zorlamaktadır. Hastane önü ve kampüs içinde uzun kuyruklar oluşmakta, öğrenciler ve personel ringe binmek için sırada beklediğinden derslerine ve mesailerine geç kalabilmektedir. Ringin ücretsiz olması sorunu tek başına çözmemektedir; çünkü asıl sorun kuyruk ve zaman kaybıdır. Bu nedenle otobüslerin yeniden üniversite içine girebilmesini talep ediyoruz.
ESOGÜ ile ilgili en önemli sorun ulaşım konusudur. Şehrin dışında kaldığı yönünde yanlış bir algı oluşturulsa da aslında ulaşım açısından son derece uygun bir alana sahiptir. Ancak belediyelerin yetersiz sefer sayıları nedeniyle özellikle saat 17.00’den sonra laboratuvarlarda çalışan öğrenciler ve personel ciddi mağduriyet yaşamaktadır. Ayrıca çevrenin tenha olması ve köpek yoğunluğu nedeniyle saldırıya uğrayan öğrenciler ve çalışanlar olmuştur. Şehrin bazı semtlerinden kampüse tek otobüs hattı bulunmadığı için çalışanlar aktarma yapmak ve iki kez ücret ödemek zorunda kalmaktadır. Bu durum hem ekonomik kayıp hem de zaman kaybı yaratmaktadır.
ESOGÜ’de yıllardır çözülemeyen bir diğer konu kreş problemidir. 2019’dan bu yana çalışanların çocuklarını bırakabilecekleri bir kreş bulunmamaktadır. Daha önce Milli Eğitim Müdürlüğü ile yapılan görüşmelerde bir alan tahsis edilmiş olsa da daha sonra bu karardan vazgeçilmiştir. Devletin kreşler için ödenek göndermemesi nedeniyle süreç ilerleyememiş, çalışanlar ciddi mağduriyet yaşamaya devam etmektedir.
Osmangazi Üniversitesi’nde ise otopark sorunu hem hastaları hem de hastaneden yararlanan çalışanları olumsuz etkilemektedir. Poliklinik önlerinde oldukça kısıtlı bir alan bulunmakta; diğer otopark noktaları ise hem uzak hem de hastaların yürümekte zorlanacağı mesafededir. Bu konuyu rektörlükle defalarca görüşmemize rağmen henüz çözüme ulaşılamamıştır.
Anadolu Üniversitesi’nde Fuat Erdal Hoca’dan sonraki geçiş döneminde, doktor öğretim üyelerinin yükselme kriterleri değiştirilmiş ve hazırlığını eski kriterlere göre tamamlamış öğretim üyelerinin çalışmaları geçersiz sayılmıştır. Akademik üretim süreçleri aylar içinde ya da bir yılda tamamlanabilecek şeyler değildir; kimi zaman 3–5 yılı bulan uzun süreçler gerektirir. Kriterlerin aniden değiştirilmesi, bu öğretim üyelerini ciddi şekilde mağdur etmiş ve işten çıkarılma riskini ortaya çıkarmıştır. Çünkü doktor öğretim üyeleri ve araştırma görevlileri sözleşmeli statüde olduklarından, üniversite sözleşmelerini uzatmayabilir.
Anadolu Üniversitesi aralık ayında süreleri dolan öğretim üyelerinin sözleşmelerini bir yıl uzatarak olumlu bir adım atmıştır; ancak bu yeterli değildir. Eski kriterlere göre hazırlık yapmış akademisyenlerin değerlendirmeleri eski kriterler esas alınarak yapılmalı, yeni kriterler ise yeni başlayanlar için uygulanmalıdır. Aksi hâlde süreç bir nehrin ortasında ata bindirilmiş kişiye "Attan in, geri dön ve başka bir ata bin" denmesine benzemektedir. Bu adil değildir ve ciddi mağduriyet yaratmaktadır.
Bu konuyla ilgili akademisyenlerle bir araya gelmek için defalarca davette bulunduk. Avukatımız eşliğinde dinleyip gerekirse süreci mahkemeye taşıyabileceğimizi ilettik. Rektörlükle resmi başvuruyu yakında yapacağız ve soruna sıcak yaklaşacaklarını düşünüyorum. Ancak çözüm bulunamazsa hukuki yola başvurmamız gerekecektir. Bu nedenle öğretim üyelerini biraz daha cesur ve istekli davranmaya, bizimle birlikte bu süreci yürütmeye çağırıyoruz. Bu açıklama aracılığıyla kendilerini yeniden görüşmeye davet etmiş olalım."





