Eskişehir Emlak Komisyoncuları Odası Başkanı Gazi Çelik şu ifadeleri kullandı;
"2025 yılını şehrimiz açısından değerlendirdiğimizde, hem satılık hem de kiralık gayrimenkuller üzerinden bir tablo çizmek gerekiyor. Satılık tarafında, gayrimenkul piyasası beklentilerimizin altında kaldı. Bunun temel nedeni, dünyada yaşanan krizler ve çevremizde devam eden savaşların etkisiyle birlikte Türkiye’de süregelen ekonomik belirsizliktir. Piyasa yıl boyunca inişli çıkışlı bir grafik izledi ancak sektör olarak beklediğimiz seviyelere ulaşamadı.
Kiralık piyasasına baktığımızda ise, iki yıl öncesine kadar ciddi bir arz sıkıntısı yaşandığını, kiralık konut bulunamadığını ve fiyatların pandemi sürecinden itibaren çok yükseldiğini görmüştük. Bugün gelinen noktada fiyatlar hâlâ yüksek olsa da, artık piyasada hem satılık hem kiralık çok sayıda boş konut bulunuyor. Bunu hem meslektaşlarımız hem de vatandaşlar net şekilde gözlemliyor.
Bu değişimin çeşitli nedenleri var. Pandemi döneminde başlayan süreçte yabancı talebi, konut üretiminin yetersizliği ve artan maliyetler fiyatları yukarı taşımıştı. Ancak son iki yılda TOKİ projelerinin devreye girmesi, şehirlerde konut arzını artırdı. Ayrıca Kredi ve Yurtlar Kurumu’nun öğrencilere yönelik büyük ölçekli ve uygun maliyetli barınma imkânları sunması, kiralık konut talebini önemli ölçüde azalttı. Sabah kahvaltısı ve akşam yemeği dâhil olmak üzere 800-850 TL seviyelerinde sunulan bu imkânlar sayesinde şehrimizde son iki yıldır ciddi bir barınma sorunu yaşanmadı.
Satış tarafında ise gayrimenkul sektörünün en çok ihtiyaç duyduğu unsur istikrardır. Ekonomide istikrar sağlanamadığı sürece sektörün de toparlanması zor oluyor. Döviz, altın ve akaryakıt fiyatlarındaki aşırı artışlar, enflasyonun kontrol altına alınamaması bu durumu daha da zorlaştırdı. Örneğin, iki yıl önce 7 TL olan akaryakıt fiyatlarının bugün 60 TL seviyelerine ulaşması, maliyetleri ve alım gücünü ciddi şekilde etkiledi. Enflasyon düşürülemediği sürece, kredilere ve sıcak paraya erişim de mümkün olmuyor. Bu durum doğrudan sektörümüzü etkiliyor.
2025 yılında emlak piyasasında istikrara dayalı bir ortam oluşmadığı için satışlar beklentilerimizin altında kaldı. Avrupalı yatırımcıların piyasaya girmediğini, yerli yatırımcıların da geçtiğimiz yıl ciddi bir yatırım yapmadığını gördük. Bu nedenle yıl, sektör açısından iyi geçmedi.
2026 yılına baktığımızda ise, sıcak paraya erişimin zor olacağını ve kredi faizlerinin yüksek seyretmeye devam edeceğini öngörüyorum. Bu nedenle 2026’nın da sektör açısından sıkıntılı geçeceğini düşünüyorum. Yatırım yapmayı düşünen vatandaşlara, imkânlarını gerçekçi şekilde değerlendirerek hareket etmelerini tavsiye ediyorum.
Sektörde net olarak gördüğümüz en büyük eksiklikler, sıcak paraya erişimin olmaması ve kredi faizlerinin yüksekliğidir. Yabancı yatırımcının piyasaya girmemesi ve yerli yatırımcının da beklemede kalması, gayrimenkul piyasasının istenilen seviyeye ulaşmasını engelledi.
2026 yılı için belediyelerle yapılan görüşmeler ve basında yer alan açıklamalara baktığımızda, Eskişehir’de imar konusunda yakın vadede yeni bir açılım olacağını düşünmüyorum. Şu an böyle bir planlama görünmüyor. Bu durum imar açısından bir sıkıntı yaratabilir. Kentsel dönüşüm süreci ise Eskişehir’de uzun süredir ağır ilerliyor. Bunun nedenleri sadece belediyelerle sınırlı değil. Sektörün hareketlenebilmesi için tüm paydaşların birlikte hareket etmesi gerekiyor. Vatandaşların da eski ve riskli yapılardan çıkarak yeni deprem yönetmeliğine uygun konutlara geçebilmesi için bu sürecin hızlanması gerektiğini düşünüyorum.
Şehrimiz maalesef göç almakta zorlanıyor ve hızlı büyüyen bir şehir değil. Komşu illerle karşılaştırıldığında Eskişehir’in göç alma oranı yüzde 5’in altında, yaklaşık yüzde 4,5 seviyelerinde. İmarın açılmaması gibi temel nedenler bu durumu etkiliyor. Şehrin tek merkezli değil, birden fazla merkezle büyümesinin hem şehir hem de sektör açısından daha sağlıklı olacağını düşünüyoruz.
Eskişehir’de yaklaşık 6 bin konutluk TOKİ projesinin planlandığı biliniyor. Bu projelerin de piyasayı etkileyeceğini, fiyatların yükselmesini engelleyeceğini öngörüyoruz. Maliyetler artmaya devam etse bile, 2026 yılında konutların neredeyse maliyetine satılacağı bir döneme girileceğini düşünüyorum."