Odunpazarı Kent Konseyi Başkanı İsmail Kumru şu ifadeleri kullandı;

“Öncelikle bu dayanışma yemeğinin ne kadar özel ve güzel olduğunun altını çizeyim. Bu dayanışmanın benim anlattığım ufak bir anekdot ve yaşadığım şeyden sonra ne kadar çok daha değerli olduğunu ve birbirimize ne kadar omuz omuza vermemiz gerektiğini vurgulayacağım.

Geçen hafta bizim mahkememiz vardı. Alpu’daki çevresel etki değerlendirmesi, halkın katılımı toplantısında bizim kendilerine hakaret ettiğimizi, halkı kin ve nefrete sürüklediğimize dair açılan bir davaydı. Tabii kamu malına zarar vermekle de ilgili bir davaydı. Ama mesele o da değil. Mesele nedir? Mesele, hukukun geldiği noktadır.

Biz içeriye girdiğimizde şöyle bir muamele ile karşılaştık: Bize bir AKP il başkanı nasıl hitap edecekse, nasıl bize bağırıp çağıracaksa hakim de öyle davrandı. Hakim Bey bana şunu söyledi, yemin ediyorum dudaklarım uçukladı: 'Kardeşim sizin ne işiniz var? Her seferinde siz oradasınız.' Bunu bir hakim söylüyor; bir siyasi partinin il başkanı ya da ilçe başkanı söylemiyor. Dedi ki: 'Sen burada Alpu’ya gidip neden bu maden meselesiyle ilgili mücadele ediyorsun? Kapımın önünde trafik tıkalı, gel trafiği hallet sene.' dedi.

Yani burada hukukun geldiği en son nokta, tabii başta hakaretvari bir sürü mobbinge, psikolojik baskıya dayalı, bizi küçümseyen bir tavırdı. 'Sizin dernekler nedir? Hep aynı kişileri görüyorum, hep aynı kişilersiniz.' gibi aslında o halkın katılımı toplantısında Hikmet Çelik’in 'Hep aynı yerlerde görüyorum.' kelimesiyle başlayan bir hakim vardı.

Ben gözümle gördüm ve yemin ediyorum 20 yıldan beri sivil toplum kuruluşları içerisinde mücadele ediyorum. Tabii zaman zaman bu tarz mahkemeler karşımıza çıkıyor. Zam olaylarında 30 küsur kişi yine karşımıza çıktılar ama bu sefer şunu anlatmak zorundayım.

Dayanışma çok önemli. Eskişehir’de hiçbir siyasi parti gözetmeden bu çevre mücadelesine titizlikle devam etmek gerekiyor. Ben orada şunu gördüm: Talimat almış hakimleri görüyorum. Orada bir kişi sadece talimat almakla ilgili bu şekilde çıkış yapar. Ondan dolayı yaşadığım şeyi size özetlemek istedim. Türkiye’nin geldiği hukukun, hukukun kimler tarafından yönetildiğini özetlemek istedim. Açıkçası çıkarken şunu söyledim: Şu anda içeride bir sürü yerel yönetici var, bir sürü siyasi parti temsilcisi ve gazeteci var. Onlar için gerçekten mücadele veriyoruz ama 'Vay hallerine, biraz zor çıkarlar.' diye maalesef kendi kendime böyle bir şey düşündüm.

Bunu özetlemek ve size aktarmak istedim. Bu dayanışma çok önemli. Bir de şöyle bir şey var. Biz adliye binasına 3-4 kişi gittik. Oraya bir dahaki sefere eğer sivil toplum kuruluşlarıyla ve bir güçle gidersek o hakim bize orada ikinci sınıf vatandaş muamelesi yapmaz diye düşünüyorum.”