İYİ Parti Eskişehir İl Başkanı Serdar Ulucan şu ifadeleri kullandı:
"Mevcut iktidar, 23 yıl önce iktidar koltuğuna otururken "3Y" ile mücadele edeceğiz diyerek bir yola çıktı. Bu "3Y"yi hatırlayacak olursak bunlar; yolsuzluk, yasaklar ve yoksulluktu. Ancak iktidara geldikleri günden beri tablo, 23 yıldır milletimizin gözü önünde durmaktadır.
Yoksulluk artarak devam ediyor. Özellikle son 9 yıldır bitmeyen derin bir ekonomik kriz, milletin belini bükmüş durumdadır. Yasaklar ise azalmamış, aksine her geçen gün daha da artmıştır. Bunu hem yerel basında hem de ulusal basında izlediğimiz kamuoyu haberlerinden açık ve net bir şekilde görüyoruz. Yerel basına yapılan mobbingi ve her türlü şiddeti gözlemleyebiliyoruz. Yolsuzluk ise artık bir istisna değil, sistemin kendisi hâline gelmiş ve adeta tuzun koktuğu nokta olmuştur.
"3Y" ile iktidara gelen AKP, bu yıl ise "Aile Yılı" söylemi adı altında adeta dördüncü bir "Y"yi, yani milleti yozlaştırmayı eklemiştir. Milleti birbirinden koparan ve toplumu kutuplaştıran bir anlayışı hâkim kılmaya çalışmaktadır. Bu gidişat ne adaletle ne demokrasiyle ne de milletin ortak değerleriyle bağdaşmamaktadır.
Cumhurbaşkanlığı tarafından, hepimizin hatırladığı gibi, 2025 yılı "Aile Yılı" ilan edilmişti. Ancak milletimizin yaşadığı gerçekler, bu söylemin içinin tamamen boş olduğunu ortaya çıkartmaktadır. Türkiye bugün yalnızca ağır bir ekonomik krizle değil; aynı zamanda yönetim krizinin, liyakatsizliğin, adaletsizliğin ve kurumsal çürümenin çok yönlü sonuçlarıyla da karşı karşıyadır.
Aile; adaletle, refahla, güvenle ve liyakatli bir devlet anlayışıyla ayakta kalır. Ne yazık ki 2025 yılı aileyi güçlendiren değil; asgari ücretlinin, emeklinin, memurun, çiftçinin ve gencin nefessiz bırakıldığı bir yıl olarak hafızalarımıza kazınmıştır. 2026 yılı için açıklanan asgari ücret, hayatın gerçekleriyle bağını bütünüyle kopartmıştır. Bu rakam; mutfağın yangınını söndürmeyen, kirayı karşılamayan ve faturaları ödemeye yetmeyen bir rakamdır. Bu ücret, aileyi değil yoksulluğu yönetmeye yönelik bir ücret olarak açıklanmıştır. Asgari ücret işçinin alın terinin karşılığı değil, iktidarın yanlış ekonomi politikalarının bedelini emekçiye ödetme aracına dönüştürülmüştür. Üstelik bu ücret gerçek enflasyonla değil, kağıt üzerindeki hedeflenen enflasyona göre belirlenmiş; maaşlar daha cebe girmeden erimeye başlamıştır.
İYİ Parti olarak açıkça söylüyoruz: Bu asgari ücret emeği koruyan değil, yoksulluğu kalıcılaştıran bir tercihtir ve tamamen bilinçli bir politikanın ürünüdür. Yakın tarihte Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir bütçe hazırlığı yapıldı ve bütçe açıklamaları geldi. Bu bütçe; üreteni, çalışanı ve emekliyi değil, yandaşı ve israf düzenini koruyan bir tükeniş bütçesidir. Bu bütçede faize, garanti ödemelere ve yandaş projelere kaynak vardır; ancak emekliye, asgari ücretliye, çiftçiye ve öğrenciye ayrılmış bir kaynak yoktur. Bu bütçe milletin bütçesi değil, bir avuç ayrıcalıklı yandaş kesim için hazırlanmış bir rant bütçesidir.
Öyle bir çürümüşlük vardır ki 2025 "Aile Yılı" tablosunda, bakanlıklar ve devlet kurumları nezdinde yaşanan olaylar milletimizin vicdanını derinden yaralamıştır. Sürekli gündem değiştirme amaçlı yapılan sahte diploma skandallarını, e-Devlet sistemine usulsüz girişleri ve hükûmetin çürümüşlüğünü görüyoruz. Yeni doğmuş bebekler üzerinden rant sağlamak amacıyla kurulan "Yenidoğan Çetesi"ni, Kültür ve Turizm Bakanlığının ihmalleri sonucu 70'in üzerinde canımızı kaybettiğimiz Bolu Kartalkaya otel yangınını unutmadık. Kurucu önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 10 Kasım ölüm yıl dönümünün ara tatile denk getirilmesi, Millî Eğitim Bakanlığındaki yanlış eğitim politikalarının sadece bir örneğidir.
2025 yılında yaşadığımız orman yangınlarını, Et ve Süt Kurumundaki usulsüz ihaleleri, MESEM programı kapsamındaki çocuk işçiliğinde yaşanan iş kazalarını ve ölümleri unutmayacağız. Gazi Meclisimizde stajyer öğrencilerimize yönelik cinsel istismar iddialarını, savunma sanayisindeki plansız alım süreçlerini, kamu kadrolarına yapılan akraba ve yandaş atamalarını, artan kadın cinayetlerini ve aile içi şiddeti takip ediyoruz. Bugün herkesin cep telefonuna kadar giren sanal kumar ve bahis çeteleri milletimizi yozlaştırmaktadır. Ana muhalefet liderine yapılan siyasi saldırıyı, Erzincan İliç'ten Çanakkale ve Manisa’ya kadar uzanan maden facialarını not ettik.
Eskişehir’in Mihalgazi ilçesindeki kiraz üreticisi gibi, Türkiye’nin dört bir yanındaki çiftçilerimiz don olayları ve devletin desteğinin eksikliği nedeniyle zor durumdadır. "Nefes vergisi" adı altında gelen zamlar ve vergiler altında vatandaşımız ezilmektedir. 19 Mart itibarıyla başlayan yerel belediyeler üzerindeki yolsuzluk iddiaları, 2025 yılını bir "Aile Yılı" olmaktan çıkarıp adaletsizliğin aşikâr olduğu bir yıl hâline getirmiştir. Bu tablo yanlış yönetimin ve liyakatsizliğin doğal sonucudur.
Bugün bakanlıklar liyakatle değil sadakatle, ehliyetle değil biatla, kamu yararıyla değil yandaş çıkarıyla yönetilmektedir. Kamu ihalelerinin adresleri bellidir ve denetim mekanizmaları çalışmamaktadır. İYİ Parti olarak sokakta aziz milletimizin yanındayız. Eskişehir’in her ilçesinde ve mahallesinde; emeklinin sofrasında, işçinin vardiyasında, çiftçinin tarlasında ve gencin umudunda bu yaşananları not ediyoruz.
Bu mücadeleyi siyasi bir hesap için değil, bu ülkenin geleceği için yapıyoruz. Devleti bir partinin değil, yeniden milletin kurumu hâline getirmek zorundayız. Yolsuzluğun üzeri örtülemez, liyakatsizliğin mazereti olmaz, kul hakkının da zaman aşımı yoktur. Türkiye bugün yalnızca bir ekonomik krizle değil, devlet aklının zayıflatıldığı ve terörün meşrulaştırılmak istendiği tehlikeli bir süreçten geçmektedir. 50.000 evladımızın katili olan terörist başını barış söylemleriyle meşru göstermeye çalışan zihniyeti reddediyoruz. Kürt kardeşlerimizin temiz duygularını istismar eden ve Türkiye Cumhuriyeti devletini bölmeyi hedefleyen projelere karşı duruşumuz nettir.
Kürt de Türk de aynı bayrak altında kardeştir. İYİ Parti olarak terörle pazarlık yapılmasına, şehitlerimizin hatırasının siyasi hesaplara kurban edilmesine asla müsaade etmeyeceğiz. Bu vatan ve bu devlet bizimdir, başka vatanımız yoktur. Bu yandaş düzene 2026 yılında bu ülkeyi teslim etmeyeceğiz. 2026 yılını "Eskişehir Yılı" ilan ediyoruz. En büyük meşaleyi Eskişehir’den yakarak milletimizin refah ve adalet dolu günlere kavuşmasını diliyoruz. Genel Başkanımız Müsavat Dervişoğlu önderliğinde mücadelemize devam edeceğiz. Hepinize saygılar sunuyorum."