Türkiye Emekliler Derneği Eskişehir Şube Başkanı Muhsin Dilbaz şu ifadeleri kullandı;

"Emekli, faturaları ödeyebiliyor mu, önce bunu sormak lazım. Emekli faturalarını ödemekte bir hayli zorlanıyor, hatta ödeyemiyor. Sonra “kredi kartları” ya da “icralık borçlar” deniyor. Emekli zaten ödeyebilecek durumda olsaydı, emeklilerin maaşına bloke koymazlardı. Emekli ödeyemediği için bunlar yapılıyor.

Ne ile ödesin. 16.881 TL maaşla bir emeklinin faturalarını ödemesi zaten mümkün değil. Ya ekmeğini alacak ya faturalarını ödeyecek. Hangisini yapsın. Bu yüzden emekli bu konuda dertli, üzgün ve kızgın. Emekliye herhangi bir destek vermiyorsunuz, sonra da “faturasını niye ödeyemiyor” diyorsunuz. Elbette ödeyemez. Yaşam hakkı tanımıyorsunuz ki. Bu nedenle emekli bu kışı çok zor geçirecek, geçirebilirse tabii.

Evi kirada olanlar mutlaka başkalarından destek alıyor. Ya çocukları destek oluyor ya da akrabaları. Son günlerde haberlerde de görüyoruz; emekli yalnızsa gidip ucuz otel odalarında kalıyor. Bunu aylar önce söylemiştik. Kira ödeyemediği için huzurevlerine başvuran, sıraya giren emekliler var. En azından sıcak bir yerde, masrafsız yaşayabileceğini düşünerek bunu yapıyor. Ama kaç emekli bu şansa sahip olabilir. Bütün emeklilerin huzurevlerine alınması mümkün değil, ucuz otellerde yaşaması da mümkün değil. Sonuçta hayatlarını sürdürmeye çalışacaklar ama bu paralarla olmaz. Bu, emekliye yapılan bir vicdansızlıktır. 16 bin lira civarında bir parayla hem yaşa, hem hayatını sürdür, hem gıdanı al. Böyle bir şey mümkün değil.

Emeklinin artık kıyafet alma gibi bir şansı yok. Tanıdıklarından, arkadaşlarından aldığı ya da başkalarının giymediği kıyafetleri kullanıyorlar. Birçoğunun yeni bir şey alma imkânı kalmadı. Fiyatlara bakıldığında zaten durum ortada. Bundan 3 yıl önce 100 lira olan bir ürün bugün 10 katına çıkmış durumda. Grafiklerle anlatılıyor, gıda enflasyonu, giyim enflasyonu konuşuluyor. Birçok üründe çok yüksek artışlar var. Buna rağmen “enflasyon şu kadar” deniyor. Böyle bir enflasyonla bu maaşlar düzelmez.

Biz zaten maaşlar düzelsin diye dilenmiyoruz. Biz dilenci değiliz. Biz kendi haklarımızı istiyoruz. Bu ülkeye 40-50 yıl hizmet etmiş, primini, vergisini ödemiş insanlarız. Bunun karşılığında bize 16 bin TL civarında maaş öngörülüyor. Bugün tavan ücret çok yüksek. Çalışma hayatı boyunca tavandan prim ödeyen insanlar var. Ama bugün aldıkları maaşla bu sistem arasında büyük bir uçurum var. Ortalama emekli maaşı 21.000 TL civarında deniyor ama en düşük maaş devlet desteğiyle 16.881 TL’ye tamamlanıyor. Böyle bir tablo kabul edilebilir değil.

2026 yılı için konuşulan rakamlar da ortada. %11, %12, en fazla %13-14 gibi bir enflasyon farkı. Biz buna zam demiyoruz zaten. Çünkü bu, yaşatılan pahalılığın küçük bir kısmının geri verilmesi. Siz 6 ay boyunca bu enflasyonu yaşatıyorsunuz, sonra “al sana enflasyon farkı” diyorsunuz. Buna zam denmez. Zam almış olsaydık, eskiden alınabilen şeyler bugün bu kadar azalmazdı.

Diyelim ki %14 fark verdiniz, 2.000 TL civarında bir artış oldu. Maaş 18-19 bin liraya çıktı. Peki bu parayla yine geçinebilecek miyiz. Biz primini ödediğimiz, hak ettiğimiz maaşı istiyoruz. Başka bir şey istemiyoruz. Emekliler gururlu insanlardır, onurlu insanlardır. Kimse emeklileri bu şartlarda yaşamaya mahkûm edemez."