Diş ağrısı, insanın gündelik hayatını bir anda altüst eden bir misafirdir. Ne zaman kapıyı çalacağını bilmeyiz.
Bazen gece yarısı uykudan uyandırır, bazen de yoğun bir iş gününün ortasında kendini hatırlatır. Diş hekimi olarak sık sık duyduğum bir cümle vardır: “Hocam, dün hiçbir şeyim yoktu, bu sabah dayanılmaz bir ağrıyla uyandım.” Aslında o ağrı çoğu zaman bir günde ortaya çıkmaz. Haftalarca hatta aylarca sessizce ilerleyen bir problemin son perdesidir.
Diş ağrısının en sık nedeni çürüklerdir. Küçük bir çürük uzun süre belirti vermeden büyür. Sinire yaklaştığında ise kendini zonklayan bir ağrıyla belli eder. Diş eti hastalıkları da benzer şekilde sinsidir. Diş eti çekilmesi, iltihap ve kemik kaybı, hafif bir sızıyla başlayıp güçlü bir ağrıya dönüşebilir. Kimi zaman da dolgu altında oluşan bir çatlak ya da fark etmeden yaptığımız diş sıkma alışkanlığı, yüzümüze vuran ağrılarla kendini gösterir.
Ağrı başladığı anda yapılanlar, tedavinin gidişatını etkiler. Soğuk uygulamak çoğu durumda rahatlatır. Ağız içini hafif tuzlu suyla çalkalamak da iyi gelir. Ancak burada en çok vurguladığım nokta şudur: Ağrı kesiciler sorunu çözmez. Sadece perdeyi kapatır. Perdenin arkasında ise çürük ya da iltihap büyümeye devam eder.
Ağrı anında yapılmaması gerekenler de en az yapılması gerekenler kadar önemlidir. Sıcak kompres en büyük hatalardan biridir. Sıcak, iltihabı artırır ve ağrıyı birkaç kat şiddetlendirir. Alkol ya da kolonya gibi maddeleri ağrıyan dişe sürmek, sanılanın aksine zararlıdır. Diş etini yakar ve iyileşmeyi geciktirir. Bir diğer yanlış ise ağrı kesiciyi dişin üzerine koymaktır. Bu yöntem sadece diş etinde yanık oluşturur.
Diş ağrısı kimse için küçük bir mesele değildir. İhmal edildiğinde daha büyük tedavilerle karşımıza çıkar. En doğrusu, ağrı başladığı anda bir diş hekimine başvurmaktır. Çünkü diş ağrısı durup dururken çıkmaz. Beden bize “Bir şey yolunda değil” der ve o sesi duymak her zaman en doğrusudur.